Gündem

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Amerika'dan beklentimiz Yunanistan'ı yanlış hesaplara sokmaması

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim, Amerika'dan beklentimiz, Yunanistan'ı yanlış hesaplara sokmaması ve uluslararası kamuoyunun manipüle edilmesine müsaade etmemesidir. Şu anda biz, bütün bu olup bitenleri adım adım takip ediyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Amerika'dan beklentimiz Yunanistan'ı yanlış hesaplara sokmaması
29-09-2022 02:34
Ankara

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN Türk-Kanal D ortak canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Milli Güvenlik Kurulunda terörle mücadele masaya yatırıldı. Mersin'de polisevine bir saldırı oldu. Bu saldırıyı gerçekleştiren teröristlerden Dilşah Ercan'ın CHP'nin hazırladığı 'Tutuklu Gazeteciler Raporu'nda yer aldığı ortaya çıktı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, saldırıda şehit olan polis Sedat Gezer'e Allah'tan rahmet diledi.

Gezer'in ailesine ve Türk milletine başsağlığı dileklerini ileten Erdoğan, yaralı polise ise şifalar temenni etti.

Şehit Gezer başta olmak üzere diğer polis ve bekçilerin saldırı sırasında kahramanca bir mücadele verdiğini belirten Erdoğan, teröristlerin elinde kalaşnikof varken şehit Gezer'in tabancasıyla kendisini yere atması ve orada iki teröristin etkisiz hale getirilmesinin, kahramanlıklarının yanı sıra eğitimlerinin de ne denli başarılı olduğunu gösterdiğini söyledi.

CHP'nin bu teröristlerden birini gazeteci diye geçmişte savunduğunu ifade eden Erdoğan şunları kaydetti:

"Çünkü bunlar daima bizim önümüze çıkıyor. İşte şu anda gazetecilerden hapiste olanlar var. İşte bunlara yönelik herhangi bir olumlu yaklaşımımız yok. İçeride, dışarıda bunlarla karşı karşıya oluyoruz. Terör örgütü ve siyasi uzantısı malum parti yerine, devletin söylediğine eğer kulak verselerdi, böyle ibretlik ve utanılacak hallere düşmezlerdi. Ama maalesef açık söyleyeceğim, bunlarda utanacak yüz yok. O hapistekilerin de iddia edildiği gibi gazeteci değil, terörist olduğunu biz en baştan beri söyledik ve hâlâ da söylüyoruz. Ama bunlarda yüz yok. Yargı bunları terörist oldukları için cezalandırıyor, mahkum ediyor veya tutukluyor. Şimdi bunu bir defa görmemiz lazım. Resmi internet sitelerinde de bu 'tutuklu gazeteci' diye gösterdikleri raporu hâlâ maalesef gezdiriyorlar. Demek ki hâlâ bu teröristin de bunlar arkasındalar. Yani bundan vazgeçmiş değiller. Bir de o uydurma raporda bu teröristin sırt çantasında kamera, fotoğraf makinası taşıdığı detayını da yazmışlar. Yazanlar kim? Yine malum ana muhalefetin belli yerlere yerleştirdiği kişiler."

Teröristlerin saldırıyı sırt çantasında taşıdıkları kalaşnikofla yaptığına dikkati çeken Erdoğan, "O sırt çantasında taşıdığı bombayı patlatarak kendini de katletti. Bunların Türkiye'ye kara çalmak için hazırladıkları uydurma raporda savundukları işte bu teröristler. Bunların yaptığı hükûmet eleştirisi değil, devlet düşmanlığı derken işte ben bunu kastediyorum. CHP bir milli güvenlik sorunudur. İşte bütün bunları söylerken kastım da bu. Bu oyuna gelmeyeceğiz." diye konuştu.

"Edirne'de tutuklu olanların durumu da aynı"

"CHP, 'O zaman bunun terörist olduğunu bilmiyorduk, bilmeyebilirdik.' şeklinde bir savunma yaptı. Bu, sizin için inandırıcı oldu mu?" sorusuna Erdoğan şu yanıtı verdi:

"Bunun zaten inandırıcılığı, her şeyi bu olayla beraber ortaya çıkmış oldu. Bundan sonraki süreçte şu anda içeride olan, CHP'nin bunların arkasında durması ve diğer yandaş malum partinin de bunların arkasında durmasının kıymetiharbiyesinin olmadığı ortaya çıkıyor. Bunlara çok dikkat etmek lazım. Bunların muhakkak terörle bir iltisakı, dağla bağlantıları var. Bunu bileceğiz, adımı da buna göre atacağız. Yani şu anda Edirne'de tutuklu, mahkum olanların durumu da aynı. Bunlar Diyarbakır'da 50 küsur suçsuz evlatlarımızı... Yine bunlar yaptıkları 'Sokağa çıkın, dökülün' demek suretiyle onların ölümüne neden olmadılar mı?"

"Tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı mı kastediyorsunuz?" sorusuna Erdoğan "Tabii" karşılığını verdi.

"CHP'nin 'belli yerlere yerleştirdiği kişiler' dediniz. Bununla neyi kastettiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, "Parti içi makamlar, grup başkanvekili vesaire." cevabını verdi.

"ABD adil davranmıyor"

"Türkiye'nin bir İHA'sı, Yunanistan'ın hemen dibimizdeki Sisam ve Midilli adalarına ABD'nin verdiği zırhlı araçları yerleştirdiğini tespit etti. Bu, Lozan'a ve uluslararası anlaşmalara aykırı bir durum. Bir suçüstü durumu var. Siz sürekli 'Bunu yapmaktan vazgeçin.' dediniz, hatta sert mesajlar da verdiniz ama dinlemiyorlar. Ne yapmayı düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, "ABD, her şeyden önce NATO'da beraber olduğumuz ülkeler arasında adil davranmıyor. Yunanistan, NATO'da beraber olduğumuz bir ülke ama Türkiye de NATO'da, beraber olduğumuz bir ülke." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin NATO'daki durumuyla Yunanistan'ın NATO'daki durumunun mukayese edilir bir yanının olmadığını belirten Erdoğan, Türkiye'nin hem yaptığı ödemelerle hem de Kara Kuvvetleri ve verdiği güçle NATO'da ilk 5 içerisinde yer aldığına dikkati çekti.

"Amerika'nın bu adalara, gerek Midilli'ye gerek Sisam'a bu kadar yüklü silah, mühimmat, araç gereç göndermesi kabul edilebilir bir şey değil." diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"ABD'nin son zamandaki bunlara vermiş olduğu zırhlı araçlar, bunları buraya konuşlandırmaları falan bütün bunlar İHA'larla tespit edildi. Tabii bunları tespit etmekle kalmadık. Amerikan zırhlıları nihayetinde bizi tehdit etmek için kullanılıyor. Ama bunlara sorduğunuz zaman ne diyorlar? 'Biz, bunları Rusya için kullanıyoruz, kullanacağız. Bunun için burada böyle bir konuşlanma yapmış bulunuyoruz'. Amerika'ya diyoruz ki Türkiye gibi bir müttefik bulamazsın. İşine geldiği zaman bunu böyle söylüyorsun. Yine Amerika'ya ve Yunanistan'a gerekli uyarıları Dışişleri Bakanlığımız vasıtasıyla yaptık. Birleşmiş Milletlere son mektubumuzu da 17 Eylül'de gönderdik. Durumdan haberdar edelim, sonra bize şunu söylemesinler, 'Siz bizi haberdar etmediniz'. Yunanistan bu meseleyi yok sayıyor ve görüşmeden de kaçıyor. Burada bir şey çok önemli. Buralar, hukuki ifadesiyle gayriaskeri adalar. Biz, burada uluslararası yargı yolunu bunların tıkadıklarını görüyoruz. 'Uluslararası hukuktan yanayım.' diyorsan neden görüşmeden, mahkemeden kaçıyorsun? Bu adaları silahlardan arındırmaları şart. Lozan'a göre buralar özel bir statüye tabi."

"Şu anda 40 bine yakın askerimiz var"

Yunanistan'da toplam 9 Amerikan üssünün bulunduğunu ifade eden Erdoğan, "Bizim, Amerika'dan beklentimiz, Yunanistan'ı yanlış hesaplara sokmaması ve uluslararası kamuoyunun manipüle edilmesine müsaade etmemesidir. Şu anda biz, bütün bu olup bitenleri adım adım takip ediyoruz." dedi.

Bugünkü Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantısı'ndan sonra yapılan basın açıklamasının bunları içerdiğini dile getiren Erdoğan şunları kaydetti:

"Amerika'nın Güney Kıbrıs'a yönelik silah ambargosunu kaldırmasının da ne içerik bakımından ne de zamanlama bakımından izahı yoktur. Rum-Yunan ikilisinin Doğu Akdeniz'de barış ve istikrarı tehdit eden adımlarını görmezden gelen, hatta teşvik eden Amerika, bu adımıyla adada bir de silahlanma yarışına yol açacaktır. Biz duracak mıyız? Duramayız. Biz de ne yapıyoruz? Tabii ki Kuzey Kıbrıs'ta ne gerekiyorsa bu konuda bu adımları attık, atıyoruz ve atacağız."

"Asker ve silah sevkiyatı mı yapılıyor?" sorusunu Erdoğan, "Hayır, asker en kolayı. Şu anda 40 bine yakın bizim orada askerimiz var. Ama bunun dışında da şu anda orada bizim silah, mühimmat, araç, gereç vesaire, bu konularda da hem kara hem hava hem deniz bütün bunlarla ilgili adımlarımızı atıyoruz. Bu son adımın da cevapsız kalmayacağını, Kıbrıs Türk halkının güvenliği için her türlü tedbirin alınacağını herkesin bilmesi gerekir." diye yanıtladı.

"ABD'nin Kıbrıs'la ilgili ambargoyu kaldırmasına karşı mı söylüyorsunuz bunu?" sorusu üzerine Erdoğan, "Tabii, o var ama anlaşılan şu ki Amerika ambargoyu kaldırsa da kaldırmasa da maalesef attığı adımlarla 'Türkiye sen ne yaparsan yap'. Bunu diyor." ifadesini kullandı.

"Limana askeri savaş gemilerinin girecek olmasını nasıl değerlendirdiniz? Türkiye'ye tehdit mi bu?" sorusu üzerine Erdoğan, "Lozan'a baktığımız zaman buralar silahtan ari olan adalardır. Ama silahtan ari olması gereken bu adalara Amerika maalesef ne Lozan'ı dinliyor ne bu noktada Paris'i dinliyor, bunların hiçbirisini dinlemeden bu adımları attı, atıyor." dedi.

"Sayın Putin ile bu konuları etraflıca ele almayı düşünüyorum"

Birleşmiş Milletler 77. Genel Kurulu temasları ile Türkevi'ndeki yabancı devlet başkanları ve başbakanları ile görüşmelerinin sorulması üzerine Erdoğan, "Yani istisnasız söylüyorum, görüştüğüm devlet başkanları olsun başbakanları olsun senatör ve milletvekilleri olsun hepsi de istisnasız şu ifadeyi kullandılar; 'Rusya-Ukrayna arasındaki arabuluculuğunuz her türlü takdirin üstündedir, bir taraftan, tahıl koridorunun çalışması bir diğer taraftan gübre olayı ama en önemlisi de 200 esirin takası'." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ve Ukrayna arasındaki esir takasına çok önem verildiğini, özellikle Rusya'nın, Rusya yanlısı ana muhalefet partisi Yaşam İçin Muhalefet Platformu'nun lideri Viktor Medvedçuk'a çok önem verdiğini söyledi.

Erdoğan, "Belki siz de izlemişsinizdir, Medvedçuk'un hanımı televizyon ekranlarından bize çağrıda bulunmuştu, 'ne olur Erdoğan kocamı kurtar'. Şimdi yaptığım tüm görüşmelerde Sayın Putin bana bunu hep hatırlattı. Biz de elimizden gelen gayreti göstererek, Sayın Zelenskiy ile de bu konuları görüşerek gerek Medvedçuk gerekse bu diğer esirlerin takası olayı hamdolsun başarılı bir şekilde sona erdi. Şu anda bundan sonraki süreç de var, bundan sonraki süreci de bizim gayet iyi yönetmemiz lazım." değerlendirmesini yaptı.

"Barış için hala umut var mı?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Yani ben umutsuz değilim ama böyle de hemen bir anda bir netice alırız dersek o da hayal olur. Örneğin şu anda 4 tane şehirde yapılan referandum olayı. Şimdi bu referandum olayı neyi getiriyor, sıkıntıyı getiriyor. Yani keşke böyle bir referanduma gidilmeseydi de bütün bunları bir diplomasi yoluyla çözebilseydik veya çözebilseydiler ama maalesef bu olmadı. 2014'te de biliyorsunuz benzer bir durum Kırım ile ilgili olmuştu. Mesela Kırım ile ilgili konuda da başarılı olamadık yani ben o zaman yine Sayın Putin'e 'Burada bizim soydaşlarımız var, yani Kırım'la ilgili olarak bu attığınız adım doğru değil.' demiştim ama netice alamadık."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile bugün yaptığı telefon görüşmesinin sorulması üzerine, "Zelenskiy de bu 4 tane bölge ile ilgili desteklerimizi istiyor. Yani bu konuda Sayın Putin'le görüşerek Sayın Putin'i ikna etmemizi istiyor. Şimdi yarın bakalım arkadaşlar bağlantıları kuracaklar, inşallah Sayın Putin ile yarın bu konuları şöyle etraflıca bir ele almayı düşünüyorum." dedi.

Tahıl koridoru anlaşmasının hatırlatılması ve Rusya'dan gübre tedarikine ilişkin soru üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Bunlar da gündemimizde. Şimdi biliyorsunuz şu ana kadar daha çok Ukrayna tarafından gelen tahıl vardı. Bu tahılda da şu an 5 milyon tonu aşmış vaziyetteyiz ama gübre olayında daha çok ağırlıklı olarak Rusya tarafı önem arz ediyor. Onlarla da bu konuları görüşüp oradan da eğer gübre konusunu çözebilirsek, özellikle yani tarımda gübreye ihtiyacı olan ülkeleri bu konuyla ilgili doyurmuş oluruz ve gübre ile beraber de oralara da bir bereket getirmiş oluruz diye düşünüyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in tahıl konusundaki sözlerinin sorulması üzerine, şöyle devam etti:

"Şimdi bütün mesele zaten orası, yani biz şu anda özellikle bu tahılı az gelişmiş garip gureba ülkelere nasıl aktarırız, hep bunun gayreti içinde olduk. Ne yazık ki mevcudun diyebilirim ki yüzde 80'i daha çok zengin ülkelere gitti. Şimdi zengin ülkelere gidince bu da ciddi manada Sayın Putin'i rahatsız etti ve bu son görüşmelerimizde gerek Özbekistan'da gerekse ondan önceki Tahran görüşmemizde de bunlar gündeme geldi. Temenni ederim ki bundan sonraki süreçte hedefimiz olan o, fakir fukara, garip gureba ve az gelişmiş ülkelere bunu göndermek, bunların ihracında başarılı olalım, neticeye varalım. Çünkü burada iki şey önem arz ediyor, tahıl ve gübre. Şimdi henüz Rusya'dan biz bu ürünleri çekmiş değiliz. Bugüne kadar daha çok Ukrayna tahılını aldık. Fakat şimdi öyle zannediyorum ki tahıl ve gübrede inşallah Rusya kanalı devreye girecektir."

"Rusya'nın kısmi seferberlik kararı bile endişe vericidir"

Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta nükleer bir tehdidin olup olmadığına ve bu konuyla ilgili Putin ile görüşmesinde telkinde bulunup bulunmadığına dair bir soru üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:

"Ben bunları düşünmek istemiyorum. Yani bir nükleer savaşa gitmenin bedeli, faturası bir felaket. Bunu hiç bırak konuşmayı, düşünmemek gerekir. Bunları zaten inşallah gündeme getirmeden diplomasi yoluyla bu işi çözmek, işin en isabetli bana göre adımı olacaktır. Biz de daha çok zaten buradan adım atalım diyoruz. Çünkü Ukrayna'nın işgal altındaki bazı bölgelerinde Rusya'ya katılım için referandum düzenlenmesi ve Rusya'nın kısmi seferberlik kararı bile endişe vericidir. Yani birileri demek ki işin hep bu yanından girdiler. Bu türden gelişmeler diplomatik sürecin canlandırılması çabalarını zora sokuyor ve istikrarsızlığın derinleşmesine de yol açıyor. Ukrayna'nın özellikle bu işgal edilen bölgelerinde yapılan bu referandum olayı eğer buradan ilhak kararı çıkarsa ki buradan endişeliyim, çıkabilir, çünkü tanıdığım Sayın Putin bir şeyi kafasına koyduysa bunu o şekilde yapar, böyle de bir durum var. Onun için yarınki görüşmemizi inşallah randevu verilirse çok çok önemsiyorum. Temennim o ki bu işi inşallah şu geldiği noktada bırakıp diplomasiyi devreye sokmuş olalım."

Türkiye'ye F-16 savaş uçağı satılması

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'ye F-16 savaş uçağı satılması konusundaki son duruma ilişkin soru üzerine de şunları kaydetti:

"Bize verdikleri söz başta Sayın Biden bu konuda Demokratlar olarak kendi düşüncesinin F-16'ları ve diğer bütün parçalar, aksam, bunları vermekten yana olduğunu bize söyledi. Bu arada da yine özellikle savunma bakanım, muhatabı ile yaptığı görüşmelerde bu istikamette cevaplar alıyor, 'Yani biz vermekten yanayız, işte Cumhuriyetçilerden destek alamıyoruz, onlar bu işe işte ters bakıyorlar' filan. Bu seyahatte Cumhuriyetçilerden Lindsey Graham ve yine bir başka senatör de vardı, onlarla ayrı ayrı görüşmelerim oldu. O görüşmelerimde de bana olumlu cevaplar verdiler. Dediler, 'Yani biz NATO'daki en önemli ortağımız olan Türkiye'yi bu noktada yalnız bırakamayız, elimizden gelen gayreti göstereceğiz'. Farklı birkaç kişiyle daha yine görüşmelerim oldu. Onlar da Türkiye'ye karşı tavır içerisinde olan ismi burada vermeyeyim, kişi ve kişilerden bahsetti, 'Onlarla da görüşmeler yapacağız ve bu görüşmelerle birlikte Türkiye'ye karşı bir hasmane tutum içerisinde olmanın doğru olmayacağını çünkü Türkiye NATO'da bizim çok çok önemli bir ortağımız dolayısıyla bu sorunu çözmemiz gerekir diyeceğiz' dediler. Biz de şu anda Sayın Biden'ın bize vermiş olduğu bu sözden hareketle hakikaten bunun neticesini bekliyoruz."

"İyimser bir bekleyiş içerisinde misiniz" sorusuna Erdoğan, "Evet." yanıtını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti heyetinin, Türkiye'ye F-16 satılması konusunda ABD Kongresindeki temaslarının sorulması üzerine, "Beraberdik, onlar kaldılar ve şu anda dönmüş olmaları lazım. Onlar da orada yine Senato ve Kongredeki bazı üyelerle, Cumhuriyetçi ve Demokrat onlarla bazı görüşmeleri yaptılar. Temennim odur ki inşallah NATO'nun da menfaatine olan böyle bir girişimde NATO da bizi yalnız bırakmayacaktır ve o da gerekli adımları atacaktır diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.

"Kimse bizim sessiz kalmamızı bekleyemez"

Türkiye'nin Suriye'ye yönelik harekatının gündemde olup olmadığı ve Şam reijimi ile MİT'in görüşmelerinin sorulması üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

"Suriye'de terör örgütü varlık gösterdiği ve milli güvenliğimizi tehdit etmeye devam ettiği müddetçe bizim oradaki kararlı mücadelemiz devam edecektir. Biz ondan taviz veremeyiz, sahada bu doğrultuda gerekli çalışmaları yapıyor her türlü tedbiri alıyoruz. Burada bizim için esas unsuru oluşturacak olan milli güvenliğimizdir. Yani milli güvenliğimizi tehdit eden ne varsa nerede olursa olsun bu 4 nokta olabilir, 5 nokta olabilir veya daha fazla olabilir, oralara karşı hani o 'bir gece ansızın' dediğimiz konu odur. Gerekli adımı atarız ve yapmamız gereken de neyse onu da yaparız. Çünkü bu mücadele ve çalışmalarımızı gerekli ve uygun gördüğümüz anda kapsamlı bir terörle mücadele harekatına dönüştürmekten asla kaçınmayız. Nitekim bugünkü Milli Güvenlik Kurulu basın metninde de bunlara özellikle yer verdik. Biz bunların başarılı sonuçlarını gördük görüyoruz, biz esasında bölgedeki terörle mücadele gayretimizle sadece milli güvenliğimize yönelik tehditleri bertaraf etmiyoruz, bölgenin huzurunu da burada temin ediyoruz ve terörle mücadele arkadaşlar biliyorsunuz tek taraflı olmaz onun için karşı taraf da buna aynı şekilde olumlu yaklaşımda bulunması lazım ki netice alalım. Amerika ve Rusya'nın 2019 Ekim ayında vardığımız mutabakatları uygulaması gerekiyor. Sınırdan 30 kilometre güneye... Burada bir de PKK/YPG terör örgütü sınırımıza yakın bölgelerde bu mutabakatlara aykırı şekilde halen konuşlu, tatbikatlar yapıyor. Hatta hatta Kamışlı ve çevresinde bunlar eğitim alıyorlar. Şimdi bu gerçekler ortadayken, Amerika koalisyon güçleri ile beraber bu adımları atarken, biz nasıl NATO'da beraber olacağız. Bu duruma da kimse bizim sessiz kalmamızı bekleyemez."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şam ile görüşmelere ilişkin, "Şam ile ilgili olarak bizim istihbarat örgütümüz oralarla ilgili görüşmeleri yürütüyor ve bizler de istihbarat örgütümüzün aldığı neticeler üzerinden yol haritamızı belirliyoruz." ifadelerini kullandı.

"Suriyeli sığınmacıları oradaki güvenli bölgelere yerleştirme çalışmalarınız devam ediyor mu?" sorusuna, Erdoğan, "Suriye'nin kuzeyinde hedefimiz ilk etapta 100 bin, ikinci etapta bunları 250 bine çıkarmak. Buralarda briket evler yapıyoruz. Bu briket evlere Türkiye'deki mülteciler yavaş yavaş taşınmaya başladı. Bu briket evlerin altyapısı var. Artık çadırlar, yağmur, çamur yok. Altyapısıyla, her şeyiyle gayet güzel briket evler yaptık." yanıtını verdi.

Briket evlerin 2+1 ve 1+1 şeklinde olduğunu, içerisinde banyo ve tuvalet bulunduğunu anlatan Erdoğan, evlerin güneş enerjisiyle ısındığını söyledi.

Suriyelilerin ülkelerine gönüllü ve güvenli, bunun yanında onurlu dönüşünü hazırlamak gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz CHP'nin veya diğerlerinin söylediği gibi 'Biz gelir gelmez bunları Suriye'ye süreceğiz' böyle bir şey diyemeyiz. Bizim ne medeniyetimizde ne kültürümüzde böyle bir durum söz konusu değil. Onun için de insani muamelemizi sürdüreceğiz. Biz Yunan'ın baktığı gibi de bakamayız, onların botları şişlemek suretiyle bunları Ege'de, Akdeniz'de nasıl gömdüklerini, nasıl onların boğulmasına zemin hazırladıklarını gördünüz, görüyoruz. Biz bu şekilde de bakamayız ve CHP'nin sayın başkanının yaklaşımıyla da yaklaşamayız. Onurlu bir şekilde kendileri 'Yerler hazır, artık gidebiliriz, kendi topraklarımıza dönmek istiyoruz.' dedikleri anda da kendilerini zorla burada tutmayız."

"Uluslararası alanda Türkiye vicdanın sesi oluyor"

Erdoğan, "Briket evlerin yapımına sadece Türkiye mi para harcıyor? Uluslararası kanallardan bu evlerin yapımına yeterli miktarda finans sağlanıyor mu?" sorusu üzerine, briket evlerin finansörünün sadece Türkiye olduğunu, evleri sivil toplum kuruluşlarının gayretleriyle yaptıklarını söyledi.

Bir ara Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının (AGİT) "Destek vereceğiz" dediğini aktaran Erdoğan, "Hatta Sayın Merkel ile bu konuları görüşmüştüm, o da cüzi bir şeyden bahsetmişti. Hiçbir şey gelmedi. Görüyorsunuz şu anda bunlar bizim yaptıklarımız ve Suriyeliler buralara artık yavaş yavaş yerleşmeye de başladı. Şimdi bunların altyapısı da bir taraftan bitiyor. Oyun grupları, çocukların oynayacakları alanlar, onlar da buralarda yapılıyor ve bizim bildiğiniz bütün STK'larımız sağ olsun buralarda büyük bir gayretle, coşkuyla, inançla bu yatırımları gerçekleştirdiler. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığım konuşmada da bu konuya değindim. Biz evrensel adalet çağrımızı yinelemeye devam edeceğiz. Böylelikle uluslararası alanda Türkiye vicdanın sesi oluyor." diye konuştu.

"BM Genel Kurulu'ndan da netice alacağımıza inanıyorum"

Erdoğan, "Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığınız konuşmada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması çağrısı yaptınız. Buna dair yakın dönemde bir beklenti var mı?" sorusunu, "Biz diyoruz ki Kıbrıs Türk halkının 1959-60 anlaşmalarıyla teyit edilen müktesep haklarını, yani egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsü tescil etsin. Bu adadaki iki devletin eşit statüde müzakere masasına oturması demektir ve bunu başaracağız. Tabii bu eşitliği sağlama görevi de önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne düşer. Eğer Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi gerçekten adil davranırsa, bu süreci hızlandırırız. Çünkü ben Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndan da netice alacağımıza inanıyorum." diye yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1,5 yıldır Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden bu konuda hiçbir hareket görmediklerini, konseyin Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğini, eşit uluslararası statüsünü teyit etmek için hiçbir adım atmadığını dile getirdi.

"Bunu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi yapamıyorsa o zaman Birleşmiş Milletler üyeleri Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıyarak Kıbrıs Türklerinin müktesep haklarını teyit edebilirler." diyen Erdoğan, bunun için Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki hitabında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması için uluslararası topluma çağrıda bulunduğunu hatırlattı.

Erdoğan, "Bu bir ön hazırlık. Çağrımızın arkasında duracak tüm kurum ve kuruluşlarımızla uluslararası toplumun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıması için çalışacağız. Uluslararası toplum bundan sonra çözümün yolunu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıyarak açmalıdır diye düşünüyorum." dedi.

New York'ta da görüştükleri muhataplarına bu politikayı gerekçeleriyle anlattıklarını dile getiren Erdoğan, çabalarının sonuç vereceğine inandığını ifade etti.

"Biz şu anda bu attığımız adımla bir defa yeniden bir tarih yazıyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "TOKİ'nin 250 bin konut projesinde son durum nedir? Bu projelerde temeller ve kuralar ne zaman çekilecek? Taksitlerin sabit olmaması konusunda eleştiri var. Bununla ilgili düzenleme yapılabilir mi? Bu konut hamlesiyle alakalı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 'Para toplamak için yapıyorlar' dedi ve ardından da 'Garanti versinler, destekleyeceğiz' açıklamasını yaptı. Bu açıklamaları nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Sayın Kılıçdaroğlu'nun daireye ihtiyacı mı var? Garanti istediğine göre demek ki böyle bir ihtiyacı var herhalde. Şu anda böyle bir ihtiyaç varsa TOKİ'ye müracaat eder, bitmiş olan konutlardan da böyle bir imkan ona tanınabilir. Buyursun. Biz 1 milyon 250 bin TOKİ olarak konut yaptık. Biz ilk defa bu alana girmiyoruz ki. Biz bu adımı atmış, kendimizi ispatlamışız. Burada nice garip gureba, fakir fukara, asker, engelli buralardan konut aldılar. Hepsi de bu konutlarda ne kadar mutlu olduğunu bize ifade ediyor. 1-1,5 ay önce Esenler'de konut dağıtımı yaptık ve orada yine bir eve gittim, çaylarını içtik, mutluluklarını gördük. 3+1 konut. Kemal Bey, bak dürüst ol. Siyaset dürüstlüktür. Böyle enine boyuna aklına ne geliyorsa atmak değil. Biz şu anda bu attığımız adımla bir defa yeniden bir tarih yazıyoruz.

Gençlerimizin başvuru sayısı 1 milyon 715 bin. Bak gençler bile bu işi senden iyi kavramış vaziyette. 5 milyona dayanan bir müracaat var ve projelerimizde ilk kazmayı inşallah 25 Ekim'de vuruyoruz. Bununla neyi anlatmak istiyorum? Derdimiz Türkiye'nin dört bir yanında, nerelerde TOKİ olarak konut yapımına başlayacaksak, hepsine aynı anda bir defa temelleri atalım, bu işi başlatalım istiyoruz. En kısa zamanda kura tarihlerimizi de açıklayarak bu adımları atacağız. Tabii bir şey daha şimdi yapma durumumuz var. O da şu, biliyorsunuz konut, arsa bir de gençlere yönelik olan adım. Şimdi ben 'arsamı alır, evimi kendim yaparım' diyenlere yönelik de mevcut rakamı artırmak suretiyle belki bunu 1 milyona, belki daha fazlaya çıkarmak suretiyle, yine kuraya tabi tutmak suretiyle, istiyoruz ki biz vatandaşlarımıza bu sayıyı artırarak, böyle bir imkan tanıyalım. Rakam 5'i yakalayınca şimdi bize yeni bir adım atmak, bu noktada yeni bir zemin hazırlamak için böyle bir adımı bakanımla da konuştuk, 'bunu yapalım' dedik."

Erdoğan, "Mevcut arsa için açtığınız bir imkan var. Bu imkana talep var mı?" sorusunu, "Olmaz olur mu? Ondan dolayı bunları yapıyoruz zaten." şeklinde cevapladı.

"Arsayı alan kendi evini mi yapacak?" sorusu üzerine Erdoğan, "Biz altyapıyı yapacağız, o da evini yapacak." dedi.

Vatandaşın, yatay mimariye uygun olmak kaydıyla evini yapabileceğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şu anda Çevre Şehircilik Bakanlığımız ekibiyle bütün buralarda araştırmaları yapıp, planlamayı yapacaklar. Bu planlamayı yaptıktan sonra da 'hangi ilde ne kadar arsa' biz takdim edeceğiz. Bunun adımını inşallah bu kura çekiminden önceye yetiştireceğiz. Şu anda çalışmayı, dün akşam Murat Bey'e talimatı verdim, dedim 'Süratle bu çalışmaları başlat ve en kısa zamanda da inşallah bunun duyurusunu yapalım', arsa alacak vatandaşlarımız hemen buraya yönelsinler ve onlarda da kura çekeceğiz malum, bu kuraya onları da tabi tutalım ve bu kurayla neresi kime çıkarsa o da orada yerini alsın."

Erdoğan, proje kapsamındaki arsa sayısına ilişkin, "1 milyon arsa. Fazla olabilir ama az olmayacak." bilgisini verdi.

TOKİ'nin "İlk Evim İlk İş Yerim Projesi"ne vatandaşların yoğun ilgi gösterdiğini, başvuruların 5 milyon sınırına yaklaştığını aktaran Erdoğan, ilk başta başvuru sayısının bu kadar olacağını öngöremediklerini söyledi.

Geçen hafta yapılan kabine toplantısının ardından ikinci bir etabı seçimlerden sonra başlatabileceklerini açıkladığını hatırlatan Erdoğan, "Fakat şimdi şartlar bizi öyle zorluyor ki hiç olmazsa şimdi şu arsa ama arsanın da tabii altyapısını yaparak bunları verelim. Bunu da vatandaşımız kendisi yapsın. Tabii şimdi biz 500 bin sosyal konuta bir defa süratle başlayalım, bir taraftan bu arsalara vatandaşımız altyapısı yapılmış olarak gelsin girsin, o da kendi konutunu yapsın. Böylece 1,5 milyon oluyor. Biz şimdi bu arsaların adedini artırırsak, ha arttırmayı düşünüyoruz. Az önce de söyledim 1 milyon 175 bin toplu konutu biz yaptık, başkası değil. Daha önce de söyledik. Yani parasal olarak bizim bir sıkıntımız yok ve biz bunları yaparız." diye konuştu.

Kabine toplantılarından sonra vatandaşlara yönelik müjdelerin açıklandığının hatırlatılması üzerine Erdoğan, öğrencilerden çiftçilere, ücretli çalışanlardan işverenlere kadar milletin bütün kesimlerinin yanında olduklarını, özellikle dar gelirli vatandaşlara yönelik kapsayıcı destekleri kesintisiz sürdürdüklerini ifade etti.

Yükseköğrenim yurtlarında kalan öğrencilere verilen günlük beslenme yardımını 25 liradan 60 liraya çıkardıklarını aktaran Erdoğan, yükseköğrenim yurtlarının kapasitesini 850 bine yükselttiklerini kaydetti.

Öğrencilerin beslenme yardımını aylık 750 liradan 1800 liraya yükselttiklerini belirten Erdoğan, "Öğrenim kredisi borçlarının geri ödemelerinin sadece alınan ana para üzerinden yapılmasını da ne yaptık, açıkladık. Böylece kredi geri ödemelerinde toplam 26 milyar liranın üzerinde bir yükü gençlerimizin üzerinden kaldırdık." ifadesini kullandı.

Çiftçilere, elektrik faturalarını aylık ödeme yerine hasat sonrasında ödeme imkanı sağladıklarını, önceki dönemlere ait borçları için de 5 yıla kadar vade ile hiçbir faiz işletilmeden geri ödeme imkanı getirdiklerinin müjdesini verdiklerini anlatan Erdoğan, birçok tarımsal ürünün alım fiyatlarında bir önceki yıla göre önemli oranlarda artış yaparak bir kez daha üreticilerin yanında yer aldıklarını söyledi.

Erdoğan, 2002'de sosyal amaçlı harcamalara bütçeden ayrılan kaynak 1,6 milyar lira iken, 2022'de ek bütçeyle birlikte bu rakamın 146 milyar liraya ulaştığının bilgisini verdi.

"Bu yüzyılın adını koyuyorum, Türkiye yüzyılı olacak"

Dünyadaki olumsuz gelişmelere rağmen Türkiye ekonomisinin büyümeye devam ettiğinin altını çizen Erdoğan, "Çok daha açık, net söyleyeyim inşallah bu yüzyılın adını koyuyorum, Türkiye yüzyılı olacak. Dünyada şartlar ne getiriyor, ne götürüyor, Avrupa'da, Amerika'da durum nedir, görüyorsunuz. Ama Türkiye bu sıkıntıları yaşamadı, yaşamıyor. Eğer bugün yani 2'den 4'e, 6'ya Türkiye büyümesini gösterdiyse işte bu bir gerçektir. Türkiye bunu yakaladı. İç ve dış talebin katkısıyla yüzde 7,5 dengeli ve güçlü bir büyüme kaydettik. Bu büyümede ihracatın desteklediği, kuvvetli sanayinin yanı sıra turizmdeki olumlu gelişmelerin katkı sağladığı hizmetler sektörü de etkili oldu." değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2022'de küresel büyüme tahminleri dünya genelinde aşağı yönlü olmasına rağmen üretimi, yatırımı, ihracatı ve istihdamı merkeze alan Türkiye ekonomisinin ise büyümeye devam edeceğini vurguladı.

Erdoğan, "2022 yılında büyümenin yüzde 5 seviyesinde gerçekleşmesini öngörüyorum. Tabii bu bir ortalama rakamdır, daha iyisi olacak ama daha kötüsü olmayacak." dedi.

"Yılbaşından itibaren de neticelerini almaya başlayacağız"

Ekonomideki büyümenin vatandaşa ne zaman yansıyacağına ilişkin soru üzerine Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ocaktan itibaren bunun emarelerini çok rahat göreceğiz. Bir defa enflasyondan önce şu anda faize bakıyorum. Şu an itibarıyla biz faiz oranını yüzde 12'ye indirdik. Buradan tüm yatırımcılara çağrımı yine yapıyorum, diyorum ki, 'Eğer yatırımcıysan, bak kamu bankaları başta olmak üzere şu anda faiz 12'ye indi. Bundan sonra yukarı çıkma yok, daha aşağı inecek ve daha aşağı inmek suretiyle de bu enflasyonu da ne yapacak, onu da baskılayarak aşağı indirecek.' Bir yatırımcı neyi arar? Yapacağı yatırımda düşük faiz arar. Şimdi bizim beşli başlığımız var, yatırım, istihdam, üretim, cari harcama noktasında özellikle oradaki büyümeyi arzu ettiğimiz istikamete getirmek. Şimdi bu beş başlıkla bir defa gel, yatırımını yap ve düşük faizle krediyi birinci derecede kamu bankalarından al. Adımını at, hem istihdam sağla hem üretim hem ihracatta sen de yerini al ve bir de ülkenin büyümesine katkı sağla. İnşallah bu yıl içerisinde beklemeden hemen yılbaşından itibaren de neticelerini almaya başlayacağız."

Asgari ücret

Asgari ücret tespitinin aralıkta yapılacağını, buna yönelik çalışmaların ilgililer tarafından yürütüldüğünü ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Aralıkta tekrar değerlendirmeleri yapıp yeni bir adımı da inşallah yıl sonu itibarıyla atacağız ve bu konuda 2023'e girerken çok daha farklı bir şekilde, çok daha güçlü bir şekilde gireceğiz. Hiç tereddüt etmeden asgari ücreti yükseltirken artışın getirdiği yükün tamamını işverenin üzerine bırakmadık, üzerimize aldık. Böylelikle üretimi korumuş olduk. Devlet olarak çok ciddi bir fedakarlıkta bulunarak asgari ücret yanında tüm ücretlerin asgari ücrete kadarki kısmından vergileri yılbaşında kaldırdık. Bu düzenleme ile işçi-memur ayrımı yapılmaksızın tüm çalışanlara vergi istisnası kaynaklı ilave bir gelir avantajı sağladık. İşçilerimizin enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında zor durumda kalmasını engellemek bizim birinci önceliğimiz olmaya devam ediyor. Tabii bu bir ara artış idi. Bunu zaten işçilerimiz de hakikaten ayırt ettiler ve bundan dolayı da bizlere hep şükranlarını ifade ettiler."

EYT konusuna da değinen Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'in bu konuda çalışmaları yürüttüğünü belirterek, "Vedat Bey'in alanına girersem ona haksızlık yaparım. Onu, kendisi açıklarsa bizim için çok daha isabetli olur ama son aşamasına çalışmayı getirdiklerini biliyorum ve bize sunduklarında değerlendirmelerimizi ayrıca yapacağız." diye konuştu.

"Doğal gaz sıkıntımız olmayacak"

Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Avrupa'da yaşanan doğal gaz sıkıntısının Türkiye'de yaşanmayacağını ifade eden Erdoğan, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi tasarruf çağırısında bulunup bulunmayacağına dair soruya, "Yapmadım, yapmayacağım, yapmıyorum. Çünkü tasarruf her zaman için zaten öyle veya böyle faydalıdır. Zaten israftan kaçınalım." cevabını verdi.

Erdoğan, ihtiyaç sahiplerine elektrik ve doğal gazda gerekli destekleri verdiklerini hatırlatarak, "Hele hele şimdi Karadeniz doğal gazı inşallah bu kışla beraber devreye girerse o zaman zaten işimiz çok da kolay olacak. Doğal gazın devreye girme ihtimali bayağı iyi ama bizim Rusya ile bu noktada şu anda herhangi bir sıkıntımız yok. Doğal gazımız Rusya'dan geliyor ve herhangi bir ihtilafımız yok. Bunun yanında artı bazı değerler bize katması noktasında da Sayın Putin ile görüşmelerim oldu, oluyor ve ondan da inşallah güzel gelişmeler olacak." diye konuştu.

"Doğal gazda olsun, nükleer enerjide olsun dayanışmamızı devam ettireceğiz"

Türkiye'nin Rusya ile Mersin'de yapımına devam ettiği Akkuyu Nükleer Enerji Santralinin birinci güç ünitesi türbininin 2023'te aktif hale geleceğini, sonraki aşamada 3 türbinin daha devreye gireceğini anlatan Erdoğan, bu sürecin 2028'de tamamlanacağını kaydetti.

Nükleer enerji konusunda yeni adımlar atmak istediklerini belirten Erdoğan, "Biz bu arada bir de Sinop'ta bir nükleer enerji santralinin adımını atacağız. Bununla ilgili de yine Putin ile benim şöyle etraflı bazı görüşmelerim oldu ve bu görüşmeleri de devam ettiriyoruz. Çünkü yenilenebilir enerjide özellikle nükleer enerji santrallerinin çok büyük fonksiyonu var. Hem fiyatlar itibarıyla hem kirli enerji değil. Temiz enerjiyi özellikle halka kazandırma noktasında çok büyük önemi haiz. Bunun çalışmalarını en son Soçi görüşmemizde de Sayın Putin ile etraflıca yaptık ve bu konuyla ilgili olarak da biz doğal gazda olsun, nükleer enerjide olsun dayanışmamızı devam ettireceğiz." değerlendirmesini yaptı.

"Sinop'taki nükleere enerji santrali için tarih belirlenip belirlenmediği" sorusuna Erdoğan, "Onu da 'Görüşelim' dediler, 'Tamam' dedik. Bu konuda da Enerji Bakanımızla muhatabı süreci devam ettiriyor." karşılığını verdi.

Doğu Akdeniz

Türkiye'nin doğal gaz arama çalışmalarına devam ettiğine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

"Çalışıyoruz hamdolsun, bugün dünyada sayılı ülkelerde var, işte görüyorsunuz şu an 4 sondaj gemimiz var. Nereden nereye geldik? İki tane sismik araştırma var. Şimdi bu gemiler bir taraftan sismik araştırmayı yapacak, bir taraftan da sondaj yapacak ama Karadeniz'de ama Doğu Akdeniz'de. Gemiler, 12 bin 500 metreye kadar sondaj yapabilme kabiliyetine sahip. İnşallah bu kabiliyetleri berekete dönüşür, buralardan petrol çıkartırız. Buralardan doğal gaz çıkartırız. Beklentimiz birinci derecede şu anda tabii doğrusu doğal gaz ama petrol de gelse bizim için eyvallah doğal gaz da gelse bizim için eyvallah. Şu anda tabii ağırlıklı olarak bütün yatırımlar, adımlar doğal gazda. Artık her evde doğal gaz adeta herkesin talebi oldu. Nereye gitsek eğer evinde doğal gaz yoksa, 'Başkanım ne olur bizim doğal gaz da gelsin.' Herkes bunu istiyor."

"Doğu Akdeniz'de bir müjde bekliyor muyuz?" sorusunu Erdoğan, "Şu anda Karadeniz'deki bu çalışmaların ardından gemilerimiz oralarda da sondaj çalışmalarına inşallah devam edecekler." diyerek yanıtladı.

ABD'nin aralarında yer aldığı bazı ülkeler faiz artırımına giderken Türkiye'nin faiz oranını düşürmesine ilişkin değerlendirmesi sorulan Erdoğan, "Amerika'nın faiz artırımı dediğiniz ne kadar bir oran? Dikkat ederseniz öyle ciddi bir oran yok. Küçük bir oran. Diyelim ki Amerika'da faiz artırımı belki şu anda son nihai durum yüzde 6 olabilir. Son rakamları bilemiyorum. Avrupa'ya geliyorsunuz oralarda da yine böyle yüzde 4, 5, 6. Çift haneli rakamda değiller. Şimdi biz işte son yani Para Piyasası Kurulu yüzde 12'ye indirdi. Temennim odur ki bundan sonraki toplantısında bunu biraz daha indirmek suretiyle biz yıl sonuna kadar faizimizi tek haneli rakama indirmeliyiz." ifadelerini kullandı.

Türk lirasının ne zaman değer kazanmaya başlayacağına dair soru üzerine Erdoğan, altı sıfırın atılmasıyla Türk lirasına değer kazandırdıklarını belirtti.

Erdoğan, "Şu anda da biz yavaş yavaş paramıza değer kazandırmanın gayreti içerisinde olacağız. Neyle? Faizi düşürmek suretiyle. Buradan neyi kazanacağız? Buradan kazanacağınız şey şu, bir benim yatırımcım diyecek ki 'Ben bu düşük faizle yatırım yaparım. Niye? Ben şu anda bu yatırım için şu kadar faiz ödeyeceğim. Yani şu kadar krediye, şu kadar faiz. Bu benim yararıma, ben bu yatırımı yapayım' diyecek. Çünkü kazanacağıyla bir defa o faizi ödemesi mümkün hale gelecek. Ama bu yüksek faiz olduğu zaman, yüzde 30-40'lar olduğu zaman o yatırımcı nereye çalışıyor? O finans sektörüne çalışıyor. Soygun orada. Biz o soygunu şimdi ne yapıyoruz? Önlüyoruz. Yani bu ülkede soygunculara değil, biz yatırımcılara bir imkan verelim, bir imkan açalım." diye konuştu.

"(Türkiye'nin yüzyılı) seçimlere girerken mottomuz olacak"

Bankaların her yıl faizden kazandıkları paralarla övündüklerine işaret eden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Ben kamu bankalarına onu söylüyorum, 'Arkadaşlar biz sizden bu ülkeye ne kadar yatırımcıyı takviye ettiniz, onlara kredi sağladınız ve onların yapmış olduğu yatırımlarla ülke nereden nereye gidiyor sizden bunu bekliyorum.' Çünkü burası öyle önemli, öyle önemli ki bu modelin adı, hep söylüyorum, Türkiye ekonomi modeli. Türkiye ekonomi modelini, özellikle de 'Türkiye'nin yüzyılı' dediğimiz bu adımda inşallah, bu seçimlere girerken bizim mottomuz da o olacak, Türkiye'nin yüzyılı... Tabii finansmanı elverişli şartlarda ve kesintisiz bir biçimde yatırımcıyı teşvik edeceğiz ve o da tabii atılan bu adımları inşallah bu kapsamda değerlendirme suretiyle oralardan gelecek imkanlarla inşallah Türkiye sıçramasını gerçekleştirmiş olacak."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Merkez Bankası (MB) faiz oranlarıyla bankaların verdiği faiz oranları arasında bir fark var şeklinde eleştiriler yöneltiliyor, ne diyorsunuz bunlara?" sorusuna, şu yanıtı verdi:

"Bazı mahfiller, özellikle Merkez Bankamızın üzerinde spekülasyonlar meydana getirmeye gayret ediyorlar. Çünkü Merkez Bankası çöktüğü zaman, Merkez Bankası yıprandığı zaman kim kaybedecek? Türkiye'nin finans sektörü kaybedecek. Ve şu anda tabii bizim Merkez Bankamızın döviz rezervi onların beklediği yerlerde değil hamdolsun iyi bir konumdayız. Şimdi bu döviz rezervini bizim daha da koruyarak, daha da güçlendirerek, daha da artırmak suretiyle Merkez Bankası da aynı zamanda kamu bankalarını vesaire yeri geldiği zaman finanse edebilecek. Yeri gelecek Merkez Bankası icabında BOTAŞ'ın sıkıntılarına çare olacak. Bütün bunlar birbiriyle bağlantılı konular. Şu anda Merkez Bankasının gücünü özellikle kaybetmesini bekleyenler kusura bakmasınlar onlar avucunu yalamaya devam edecekler."

Başbakanlığı döneminde MB'nin dolar rezervini 135 milyar dolara kadar çıkardıklarını anımsatan Erdoğan, "Şimdi toplum kesimlerimizle, bütün sektörlerimizle hep beraber kazanalım diyoruz. Ülkemiz kazansın, vatandaşımız kazansın ve bankalarımız da konuya buradan baksın istiyoruz." dedi.

"TOGG'un fiyatının ürkütücü olacağına ihtimal vermiyorum"

Erdoğan, TOGG'un ne zaman yollarda görüleceği ve satış fiyatının ne olacağına dair soruya "Öyle ürkütücü bir fiyat ortaya çıkacağına ihtimal vermiyorum. Hedefimiz, inşallah 29 Ekim'e TOGG'u yetiştirelim istiyoruz." diye konuştu.

TOGG'un çok huzurlu ve rahat bir araç olduğunu belirten Erdoğan, "Hız yaptınız mı?" sorusuna, "Tabii. Zaten Gürcan Bey 'Başkanım ne kadar basacaksan bas' diyor. Dedim 'Başıma iş mi açacaksın?' Bu arabanın özelliği orada zaten. Şimdi buradan ben eğer kilometreyi falan açıklarsam eleştiri alabilirim. Bunu açıklamayayım. Potansiyeli süper." şeklinde yanıt verdi.

"Borsadaki hareketlilik en ince ayrıntısına kadar incelenecek"

Borsadaki hareketliliğe ilişkin bir inceleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin soru üzerine Erdoğan, borsada çok kazananın yanında az da olsa kaybedenin de olduğunu söyledi.

Türk borsasının bu yıl sürekli kazandıran bir borsa olduğunu anlatan Erdoğan, "Ama son dönemlerde bazı spekülatif hareketlere girenler sebebiyle borsada biraz sıkıntı yaşamadık değil. Ama biz borsamızdan gerçekten mutluyuz. Hazine ve Maliye Bakanımız Nurettin Bey, gerekli hazırlıkları şu anda tamamlıyor, inceleme ve denetimlerini de yürütüyorlar. Konu, en ince ayrıntısına kadar incelenecek ve en kısa süre içinde de inşallah bunu kamuoyuyla paylaşacağız." diye konuştu.

"Seçim beyannamemiz üzerindeki çalışmalar devam ediyor"

Seçim sürecine girilip girilmediği ve AK Parti'nin 28 Ekim'de açıklayacağı seçim beyannamesinde hangi başlıkların öne çıkacağına ilişkin soruya Erdoğan, "Şu anda seçim beyannamemiz üzerindeki çalışmalar devam ediyor. Bu çalışmalarla birlikte tabii biz yola çıkarken bildiğiniz gibi Türkiye'yi 4 başlık üzerinde yükselteceğiz demiştik. Bu da eğitim, sağlık, adalet, emniyet. Daha sonra biz bu 4 başlığa neyi ilave ettik? Ulaşımı, enerjiyi, tarımı, dış politikayı ilave ettik. Tabii hepsinden ötede demokrasiyi gerçekten tüm insanımızın rahatlıkla yaşayabileceği, tadabileceği bir konuma yükseltmeyi, hak ve özgürlüklerle beraber bunu nasıl işleyeceğiz, nasıl bunu yaşayacağız bunları anlattık ve şimdi de yine bunlar üzerindeki çalışmalarımızı arkadaşlarımız kurduğumuz ekiplerle hepsi ayrı ayrı çalışıyor." yanıtını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamasına şöyle devam etti:

"Bugün hatırlarsanız Ankara'nın en büyük demeyeyim ama eşit olarak ikinci büyük hastanesi Etlik Şehir Hastanesi'nin açılışını yaptık. Bu hastanenin 4 bin 50 odası ve 4 bin 50 yatağı var. Diğer taraf da aynıydı. Şu anda bütün doktor kadrolarını vesaire onları da yerleştirdik ama hepsinden öte burada şimdi bu hastanede en üst düzeyde, en ileri tomografi, MR, ultrasonografi ve tüm bunların yanında kemoterapi, radyoterapi bunlar da aynı şekilde bu hastanemizde şu anda monte edildi, yerlerini aldılar. Bütün bunlarla beraber mesela şimdi bu Etlik'teki yerde tabii onkoloji servisiyle gerçekten Türkiye'de müstesna bir hastane oldu. Ben bugün yüklenici firmaya da 'Bütün bunların hepsi gayet iyi, güzel ama ben senden şimdi senin için büyük yük getirmeyecek bir şey istiyorum, o da şu, etrafındaki ağaçlandırmayı ve yeşili de bir an önce bitir. Ne kadar zaman istiyorsun' dedim. 'Bana 2 ay müsaade edersen, tamamlayacağım' dedi. Şimdi 2 ayda inşallah çevredeki yeşili de halledeceğinin sözünü aldık."

Etlik Şehir Hastanesi'nin, Bilkent'teki Ankara Şehir Hastanesi ile oda ve yatak kapasitesi itibarıyla aynı olduğunu ifade eden Erdoğan, böylece Ankara'da iki büyük hastanenin bulunduğunu söyledi.

Erdoğan, İstanbul'da da Çam ve Sakura'nın yanı sıra Kartal, Göztepe, Yeşilköy ve Sancaktepe'de şehir hastanelerinin olduğunu anımsatarak, 15-16 milyon nüfusa sahip kente bir şehir hastanesi daha inşa etme durumunun olabileceğini ifade etti.

Yeşilköy ve Sancaktepe'deki şehir hastanelerine ambulans uçakla hasta getirilebildiğini kaydeden Erdoğan, "Uçaktan inip hastaneye geçiş 5 dakika. Böyle bir durum var. Bunlar tabii modern dünyanın yeni yeni hallettiği şeyler ama biz şu anda modern dünyayla sağlık turizminde ve sağlıkta yarışır duruma geldik. Bu bizi ayrıca mutlu ediyor." dedi.

"İlk oyum AK Parti'ye" buluşmaları hatırlatılarak, gençlerin AK Parti'ye ilgisine ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Gayet iyi. Çünkü gencim, genç olarak bu işe başladım. 40 yıl siyasetin içerisinde gençlik kollarından başlayarak geldim. Bunun için de hep genç kaldım. Şu anda yine gençlerle gittiğim illerde muhakkak gündüz toplu açılış yapıyorsam, mitingimi yapıyorsam ondan sonra da gençlerle bir araya gelerek onlarla sorulu cevaplı program yapıyoruz. Tabii bazen bu şarkılı türkülü de oluyor." dedi.

"Gençliğim derken onu böyle hissediyor musunuz? Yani Z kuşağı biraz daha böyle değişik, yani Z kuşağını da böyle hissediyor musunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, "Z değil Teknofest." yanıtını verdi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Dikkat ederseniz o akşam orada Orhan Bey'in türküsüyle ne yaptık? İşi bitirdik. Aynısını Samsun'da yaptık. Samsunlu olduğu için dedik ki Samsun'dan oraya bir selam gönderelim dedik. Tabii herkes coştu, gençlerin hepsi büyük bir coşku içerisine girdi. Aynı şey Sakarya'da öyle oldu ve Türkiye'nin değişik yerlerinde bu heyecanı, aynı coşkuyu gençlerle beraber yaşıyoruz, yaşatacağız."

"Dayanışma içerisinde bu işi başaracağız"

"AK Parti'nin 2023 kadrosu nasıl olacak, nasıl bir değişiklik göreceğiz?" sorusunu da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Futbol takımlarında bile transfer mevsiminde böyle A'dan Z'ye hepsi değişmez, yani içeriden birkaç tane değiştirirsin, tamam eyvallah ama A'dan Z'ye değişmez. Mevcut omurgayı korursun, takviyelerin nereye gerekiyorsa oraya da takviyeleri alırsın. Şimdi AK Parti'nin içerisinde de nerelerde aksamalarımız varsa bu aksamaların olduğu bölümleri inşallah tabii ki değişikliğe tabi tutarak, bu iller bazında olur, yönetimdeki yapı içerisinde olur ve bunlarla birlikte de bu değişiklikleri yaparak çok daha güçlü bir kadroyla inşallah yeni seçime hazırlanmak gerekir. Burada tabii Cumhur İttifakı olarak da ayrıca bir durumumuz söz konusu. Cumhur İttifakı'nın yapısı da burada bizi ciddi manada ilgilendiriyor. Dayanışma içerisinde bu işi başaracağız."

Seçime kadar kabinede bir değişiklik olup olmayacağı yönündeki soru üzerine de Erdoğan, "Şurada 8 ay kaldı, 8 ay içinde bu tür bir şeyi yapmak bir defa yani işletmecilik açısından da yöneticilik açısından da sağlıklı bir şey olmasa gerek. Bu futbola tam denk gelir. Niye? Baktın adam sakatlandı ne yapacaksın? Olabilir yani hiç belli olmaz. Ama fevkalade bir durum olursa tabii böyle bir adım da atılabilir ama bir şey bizim için çok önemli, kimliğimizden, değerlerimizden ödün vermeden değişime açık bir partiyiz. Kadro yeniliklerini bir bayrak yarışında bayrak değişimi ve tazelenme olarak gördüğümü de daha önce ifade etmişimdir. Aynı şeyi yine ifade ediyorum." diye konuştu.

"Davaya kırgınlık, küskünlük olmaz"

AK Parti'ye küsmüş veya partiden ayrılmış isimlere bir çağrısı olup olmadığı yönündeki soru üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Benim şimdi helalleşme noktasında, böyle bir sıkıntı varsa tabii ki her an her zaman helalleşmeye açığım. Ama küskün vesaire olan arkadaşlarımıza da zaten kapımızı açmak suretiyle onları partimizin kadroları içerisinde değerlendiriyoruz. Değerlendirmeye de devam edeceğiz. Çünkü altını çizerek bir şey söyleyeyim, AK Parti milletin kurduğu bir partidir. AK Parti bir dava partisidir. Dava içerisinde şahıslara kırgınlık, küskünlük olabilir ancak davaya kırgınlık, küskünlük olmaz. Hani Neşet Baba ne diyor, 'aşkınan koşan yorulmaz.' Biz de şu anda öyle koşuyoruz."

Muhalefetin siyaset dili ve cumhurbaşkanı adayı

Muhalefetin siyaset dili ve 6'lı masanın kendi arasındaki tartışmalara yönelik soruyu da yanıtlayan Erdoğan, "Ben o konuya girmeyi şahsım için doğru bulmuyorum. O onların kendi içindeki bir sorunudur. Ben o masadan ne çıkar, ne çıkmaz. Onlar bizi pek ilgilendirmiyor. Biz şu anda millete hizmet yolunda ne yaparız, bunun çalışmasını yapıyoruz." dedi.

"Hiç merak etmiyor musunuz?" sorusu üzerine de Erdoğan, "Onu zaten televizyonlarda sizlerden dinliyoruz. Özel olarak niye takip edeyim? Yani diri bir kafayı niye yorayım. Bunlar sadece bizi yorar, başka bir işe yaramaz. Onun için de şu anda kim, kim için ne dedi, ne diyor hiç bizi ilgilendirmiyor." yanıtını verdi.

"Rakibinizin hiç mi önemi yok sizin açınızdan?" denmesi üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hayır hayır. Hiç böyle bir düşüncemiz yok. Arkadaşlarımızla da hep bu konuda ittifak halindeyiz, sadece işimize bakacağız. Sadece şu anda siyaset belgemizi en güzel şekilde hazırlayıp, siyaset programıyla beraber inşallah gayet güzel bir programla milletimizin karşısına çıkacağız." ifadelerini kullandı.

"Cumhurbaşkanı seçiminde kimle yarışmak istersiniz?"

"Cumhurbaşkanı seçiminde kimle yarışmak istersiniz?" sorusu üzerine de Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biz onların adayının kim olup olmayacağıyla inanın zerre kadar ilgilenmiyoruz. Bu bizim derdimiz, meselemiz değil. Biz şu anda en ideal şekilde bu seçime nasıl hazırlanırız onun gayreti içerisindeyiz ve şu an itibarıyla kurduğumuz ekipler de bunun çalışmalarını yapıyor. Bütün bu çalışmaları da yaparken bir önceki seçimde bizim bu noktadaki siyaset belgemiz neydi, şimdiki siyaset belgemiz ne olacak? Arkadaşlar bu çalışmayı yapacaklar. Ondan sonra da beraberce kendileriyle oturacağız, konuşacağız.

Çünkü, Tayyip Erdoğan'ı benim ülkem tanıyor, milletim tanıyor. Kolay değil, 20 yıl bu ülkede başbakanlık, cumhurbaşkanlığı, daha önce belediye başkanlığı yapmış bir insan olarak ben milletimin bir defa tanımadığı, bilmediği bir insan değilim. 'En rahat kime oy verecek diye sorarsanız?' Benim milletim en rahat oyunu Tayyip Erdoğan'a verir. Niye? Tanıyor, eserleriyle ortada. Ne yaptığı ortada ama diğerlerinin ne yaptığı, ne yapacağı, böyle bir eserleri falan var mı? Yok. Dolayısıyla Tayyip Erdoğan milletine yabancı bir isim değil. O bakımdan en rahat oyu benim milletim Tayyip Erdoğan'a verecektir. Çünkü yaptıkları ortada. Ziya Paşa'nın 'Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri' ifadesi ortada. Buna göre de yolumuza devam edeceğiz."

"Böyle bir endişe taşımıyorum"

"2023 Cumhurbaşkanı Seçimleri için bir endişeniz var mı?" sorusunu da cevaplayan Erdoğan, "Böyle bir endişe taşımıyorum. Cumhur İttifakı olarak Devlet Bey zaten bu konuyla ilgili o da açıklamasını en başta yaptı. Parti teşkilatımın böyle bir endişesi yok. Onlar da zaten bütün gayretleriyle devam ediyor. Bizler de çalışıyoruz. Sakarya'daydık. Şimdi önümüzde inşallah Güneydoğu, Doğu bu iller var. Ondan sonra, Samsun, Denizli, bütün buraları da dolaşacağız. Gidilmedik yer inşallah bırakmayacağız." dedi.

Seçimlerde "Türkiye'nin yüzyılı" söyleminin bir slogan olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu seçimler de tarihi mi olacak?" sorusu üzerine de "Tarihi tabii. 'Türkiye yüzyılı' derken, bu tabii çok iddialı bir ifade. 'Türkiye yüzyılı' ifadesiyle de tarihi bir seçime giriyoruz. Biliyorsunuz her seçimde bir tasfiye olur mu? Olur. Bu seçimde de birileri tasfiye olacak. Cumhuriyet'imizin 100'üncü yılı 2023." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER