Lahey
Uluslararası hukuk uzmanları, Gazze'de yaklaşık 53 milyar dolar olacağı tahmin edilen yeniden inşa maliyetinin birinci derecede İsrail tarafından karşılanması gerektiğini, ABD ve Almanya gibi İsrail'e destek veren devletlerin de suç ortağı olarak mali sorumluluk taşıdığını belirtti.
Ohio Devlet Üniversitesinden Uluslararası ve Karşılaştırmalı Hukuk Profesörü John Quigley ile Kudüs Üniversitesinden akademisyen ve insan hakları avukatı Munir Nuseibah, İsrail'in uluslararası hukuktaki tazminat yükümlülükleri ve yeniden inşa sürecinin mekanizmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İsrail birinci derecede sorumlu...
Profesör Quigley, İsrail'in birinci derecede sorumlu olduğunu belirterek, "İsrail'in işlediği ihlallerde suç ortağı olan devletler de sorumlu olacaktır. Bu, öncelikle ABD, ikinci olarak Almanya ve belki birkaç başka ülkeyi içerir." dedi.
İsrail'in yasal olarak iki şekilde sorumlu olduğunu vurgulayan Quigley, "İşgalci güç olarak İsrail'in Gazze halkının yaşamını koruma yükümlülüğü var ve bu yükümlülüğü burada çok ciddi şekilde ihlal etmiştir. Bu ihlallerin de tazminat ödeme yükümlülüğü gibi sonuçları var." diye konuştu.
İsrail'in uluslararası sorumluluğunun tazminat gerektirdiğine işaret eden Quigley, "Uluslararası Adalet Divanı'ndan İsrail'e karşı tazminat çağrısında bulunan bir karar görebiliriz. Sonraki soru bu kararın nasıl uygulanacağı olacaktır." yorumunu yaptı.
Konunun potansiyel olarak Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne gidebileceğini belirten Quigley, şu ifadeleri kullandı:
"BM Şartı uyarınca Güney Afrika bu prosedürü Güvenlik Konseyi'nde İsrail'e karşı işletebilir. Bu açıkça, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerin sahip olduğu veto temelinde çalışması sorunuyla karşılaşacaktır. ABD'nin Güvenlik Konseyi'nde İsrail'e karşı herhangi bir kararı veto etmesi beklenebilir."
Tarihi örneklere değinen Quigley, Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda Almanya'nın tazminat ödemesinin örnek olabileceğini kaydederek, "Diğer devletlerin ortak çabasıyla, BM aracılığıyla veya başka şekilde İsrail üzerinde baskı oluşturulabileceğini düşünüyorum." değerlendirmesini yaptı.
Zararı tümüyle tazmin etmek mümkün değil...
Gazze'de verilen hasarın ciddiyetine dikkati çeken Quigley, "Hayatlarının geri kalanında fiziksel ve zihinsel olarak zarar görecek benzer sayıda insan var. Bunların arasında çok sayıda çocuk da var. İnsanlara verilen hasar öyle ki bunun tazmin edilmesinin gerçekçi bir yolu yok." dedi.
Fiziksel hasara da değinen Quigley, "Sadece binalara değil, tüm bu beton parçalarıyla toprağı yok etmek. Temizlik. Gazze uzun süre kendini besleyemeyecek, oysa daha önce gıdada kendi kendine yeterliydi. Gazze'nin gıdada kendi kendine yeterli olduğu bir duruma nasıl geri dönüleceği bu koşullarda çok zor." ifadelerini kullandı.
ABD'nin de İsrail'le suç ortağı olduğunu hatırlatan Quigley, "ABD'nin İsrail'inkine benzer yasal bir sorumluluğu var ve ABD'nin en azından kısmi bir tazminat sağlamak için kullanabileceği mali kaynakları var." şeklinde konuştu.
Nuseibah: Devletin üç tür sorumluluğu bulunuyor...
Kudüs Üniversitesinden akademisyen ve insan hakları avukatı Nuseibah ise uluslararası hukuka göre bir devlet yasal yükümlülüklerini yerine getirmediğinde veya uluslararası hukuku ihlal ettiğinde, bu ihlalin sonucunda oluşan zararı onarma sorumluluğunun doğduğunu belirterek, "Birincisi, her devlet yasa dışı eylemi durdurma sorumluluğuna sahiptir. İkincisi, uluslararası hukuku ihlal eden her devlet, bu ihlallerin bir daha asla olmayacağını garanti edeceğine dair tekrar etmeme garantileri sağlama sorumluluğuna sahiptir. Üçüncüsü, devlet zararı onamak zorundadır." yorumunda bulundu.
Tazminatların da üç türü olduğunu aktaran Nuseibah şunları kaydetti:
"Birincisi eski hale iade ya da aynen tazmin (restitution), yani durumu ihlal gerçekleşmeden önceki haline döndürmek demektir. Bu iade örneğin yıkılan bir evin, hastanenin, okulun veya bir üniversitenin yeniden inşa edilmesini içerir. Yasa dışı olarak tutuklanmış veya kaçırılmış kişilerin hapishaneden serbest bırakılmasını içerir. Örneğin ablukanın sona erdirilmesini, yani Gazze'nin sınırlamalar olmadan dünyanın geri kalanıyla iletişim kurma, ticaret yapma, gönderme ve alma, ihracat ve ithalat yapma yollarının açılmasını içerir."
İkinci tazminat türünün nakden tazminat (compensation/indemnification) olduğunu belirten Nuseibah, "İade ile düzeltilemeyecek şeyler için bir devletin para ödeyeceği bir tazminat türüdür. Elbette burada aynen tazminin nakden tazminattan daha önce ve önemli olduğunu belirtmek gerekir. Önce eski hale iade ile başlarsınız ama mümkün değilse o zaman nakden tazminattır." dedi.
Nuseibah, örneğin birinin öldürülmesi durumunda o kişinin diriltilmesinin mümkün olmadığını ama ailesine tazminat ödenebileceğini, çiftliği yok edilen birine de yeniden ekim için ve yıkım döneminde maruz kaldığı tüm kayıplar için tazminat ödendiğini açıkladı.
Üçüncü tazminat türünün tatmin (satisfaction) olduğunu anlatan Nuseibah, "Örneğin yanlış yapmanın kabul edilmesi ve hukuka aykırılık için özür dilenmesi. Bazı durumlarda kurbanlar için anıtlar inşa etmeye kadar gidebilir. Yani ihlalin maddi ve mali yönüyle değil, ihlalin manevi etkisiyle ilgili." değerlendirmesini yaptı.
İsrail ve destekçi devletler sorumlu...
Uluslararası Adalet Divanı'nda Güney Afrika'nın İsrail'e karşı açtığı soykırım davasına işaret eden Nuseibah, "Davanın sonunda mahkemenin İsrail'in soykırımdan sorumlu olduğunu bulmasını bekliyoruz ve mahkeme soykırım için tazminat emri verecektir." diye konuştu.
BM uzmanlarının, özel raportörlerin ve BM Soruşturma Komisyonu'nun raporlarına atıfta bulunan Nuseibah, "Tüm bu bilgiler analiz edilirse, kesinlikle İsrail'in eylemi durdurmak, tekrar etmeme garantisi sağlamak ve Gazze'nin yeniden inşası dahil olmak üzere tüm tazminat türleriyle zararı onarmaktan sorumlu ilk devlet olduğu görülüyor." yorumunu yaptı.
ABD ve Almanya da sorumlu...
İsrail'in tek sorumlu olmadığını vurgulayan Nuseibah, İsrail Gazze'deki tüm hasarı onarmaktan sorumlu olsa da uluslararası hukuku ihlal eden başka tarafların da olduğunu söyledi.
Nuseibah, ABD'nin İsrail'e silah sağladığı ve İsrail'in bu silahlarla Filistin'i bombaladığına dikkati çekerek, "Bu tür bir destek de sorumluluk yaratır. Savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım gerçekleştiren bir devlete silah verirseniz, o zaman siz de katkınızdan dolayı sorumlusunuz." ifadelerini kullandı.
BM 1948'den beri İsrail'in tazminat kayıtlarını tutuyor...
Tazminat talep etmenin yasal mekanizmalarına değinen Nuseibah, Güney Afrika'nın İsrail'e karşı açtığı soykırım davasının tazminat talep edilebilecek bir mekanizma olduğunu, tazminatların sadece Filistin Devleti tarafından değil, diğer devletler tarafından da talep edilebileceğinin çok önemli olduğunu kaydetti.
Nuseibah, Gazze'deki yıkımın tazmini için diplomatik yolların da olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bölgesel ve uluslararası örgütler tazminat üzerinde çalışabilir. Örneğin, Birleşmiş Milletler'in 1948'den, Nekbe'den bu yana, 1947 ile 1949 arasında İsrail tarafından zorla yerinden edilen mülteciler için İsrail'in ödemesi gereken tazminatların kayıtları olduğunu biliyoruz. Bunun kaydını tutuyorlar çünkü Filistinlileri yerinden ederek İsrail'in uluslararası hukuku ihlal ettiğine ve dolayısıyla bu zararı onarması beklendiğine inanıyorlar."
BM'nin ayrıca İsrail'in 2002'den bu yana işgal altındaki Filistin topraklarında inşa ettiği duvar nedeniyle sorumlu olduğu tazminatlar için de kayıt tuttuğunu aktaran Nuseibah, 2004'teki danışma görüşünde mahkemenin İsrail'in zararı onarması gerektiği yönündeki kararını hatırlattı.
İsrail'in hiçbir zaman verdiği zararı onarmadığını dile getiren Nuseibah, İsrail'i uluslararası hukuka uymaya zorlayacak uluslararası baskıya ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com