Yüksel, Güney Afrika'nın, İsrail aleyhine UAD'de açtığı "soykırım davasını" takip eden TBMM Hukuk Heyetindeki Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Emrah Karayel, Anayasa Komisyonu Üyesi ve AK Parti Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile Meclis'te basın toplantısı düzenledi.
BM Genel Kurulu'nun, 19 Aralık 2024'te kabul ettiği karar doğrultusunda İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında BM ve diğer uluslararası kuruluşlara karşı yükümlülükleri konusunda UAD'den danışma görüşü talep ettiğini hatırlatan Yüksel, Türkiye'nin bu süreçte aktif rol üstlendiğini vurguladı.
İsrail'in, BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansına (UNRWA) yönelik kısıtlamalarının ardından, Norveç'in girişimi ve Türkiye'nin de desteğiyle BM Genel Kurulu'nun, UAD'den danışma görüşü talep etme sürecinin başladığını aktaran Yüksel, bu süreçte aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 45 devlet ve uluslararası kuruluşun UAD'ye yazılı beyanda bulunduğunu anlattı.
UAD'de 40 devlet ile 4 uluslararası kuruluşun sözlü sunum yapacağını bildiren Yüksel, sözlü sunumların 28 Nisan'da başlayacağını belirterek, şöyle devam etti:
"İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarındaki BM, diğer uluslararası kuruluşlar ve üçüncü devletlere karşı yükümlülüklerinin tespitine yönelik danışma görüşü kapsamında Türkiye, 30 Nisan'da Türkiye saati ile 16.00'da Uluslararası Adalet Divanı'nda sözlü sunumunu gerçekleştirecektir. TBMM Hukuk Heyeti olarak Lahey'e giderek Uluslararası Adalet Divanı'nda olacağız. Sözlü sunumu Dışişleri Bakanlığımızla birlikte gerçekleştireceğiz. Dışişleri Bakan Yardımcımız Nuh Yılmaz, Uluslararası Adalet Divanı'nda sözlü sunumu yapacak. Ayrıca sözlü sunumlara İslam İşbirliği Teşkilatı, BM Genel Sekreterliği, Arap Ligi ve Afrika Birliği de katılacaktır."
İsrail'in, Gazze'deki soykırım eylemlerinin, savaş suçlarının ve insanlığa karşı suçların küresel bir insanlık sorunu haline geldiğine işaret eden Yüksel, uluslararası sistemin yaşananlara karşı sessiz kaldığını söyledi.
Yüksel, İsrail'in 28 Ekim 2024'te çıkardığı yasalarla UNRWA'nın faaliyetlerini sonlandırma girişiminin, uluslararası hukuk açısından açık bir saldırı olduğunu dile getirdi.
UNRWA'nın, 279 okul, 65 temel sağlık tesisi ve 28 kadın destek merkezi işlettiğini anlatan Yüksel, "UNRWA'nın Filistinli mültecilere sağladığı hizmetler hayati önem taşımaktadır. Ajans, temel eğitim, sağlık hizmetleri, sosyal yardım, altyapı ve kamp geliştirme, mikrofinans ve acil durum yardımları gibi çeşitli alanlarda hizmet vermektedir. UNRWA'nın bu kapsamlı hizmetleri, milyonlarca Filistinli mültecinin yaşam koşullarının iyileştirilmesinde ve temel haklarına erişiminde kritik rol oynamaktadır." diye konuştu.
Gazze'deki insani krizin, İsrail'in kısıtlamaları nedeniyle her geçen gün kötüleştiğinin altını çizen Yüksel, BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisine göre, 15 Nisan 2025 itibarıyla 294'ü BM personeli olmak üzere en az 417 yardım çalışanının öldürüldüğünü ifade etti.
UAD'nin vereceği danışma görüşünün, UNRWA'nın işgal altındaki tüm Filistin topraklarında, Gazze, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te çalışma ve hizmet sunma yetkisinin uluslararası hukuk kapsamında kesin bir şekilde teyit edilmesini sağlayacağını kaydeden Cüneyt Yüksel, UNRWA'nın varlık sebebinin ve meşruiyetinin hiçbir ülkenin tek taraflı eylemiyle ortadan kaldırılamayacağına dikkati çekti.
Yüksel, danışma görüşünün, son dönemde UNRWA'ya finansman kesintisi yapan veya ajansın işgal altındaki topraklardaki varlığını sorgulamaya başlayan üye devletlerin pozisyonlarını gözden geçirmelerine yol açacağını belirtti.
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yüksel, şöyle konuştu:
"UNRWA'nın hukuki statüsünün en yüksek adli merci olan UAD tarafından teyit edilmesi, uluslararası toplumun ajansa yönelik finansal desteğini artırmasını teşvik edecek, İsrail'in UNRWA'ya yönelik kara propaganda kampanyasının etkilerini azaltacaktır. Gazze'deki acil insani krizin boyutları her geçen gün artıyor. İsrail'in, insani yardım girişine getirdiği kısıtlamalar özellikle çocuklar için ölümcül sonuçlar doğurmaktadır. UNRWA'nın Gazze ve işgal altındaki Filistin topraklarında tam kapasiteyle çalışmasına izin verilseydi bu vahim insani kriz belki de önlenmiş olacaktı."
İsrail'in, Gazze'ye insani yardımı tamamen durdurma kararının, Dördüncü Cenevre Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerinin ihlali anlamına geldiğini vurgulayan Yüksel, yardımların durdurulmasıyla insanların yok edilmeye çalışıldığını belirtti.
Yüksel, İsrail'in önüne set çekilmediği sürece Gazze'de kaosun, anarşinin, soykırıma varan toplu katliamların devam edeceğinin altını çizdi.
Türkiye olarak Uluslararası Adalet Divanının vereceği danışma görüşünün, hukuki, tarihi ve ahlaki bir sorumluluk olduğuna inandıklarını belirten Yüksel, Türkiye'nin, uluslararası hukuka dayalı, iki devletli çözüm temelinde İsrail-Filistin sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunması yönündeki kararlılığını sürdürdüğünü aktararak, şunları kaydetti:
"Uluslararası Adalet Divanının bu süreçteki rolü, yalnızca hukuki değil, aynı zamanda insani açıdan da büyük önem taşımaktadır. Cezasızlık algısını yok etmek ve faillerin adalet önünde hesap vermesini temin etmek amacıyla; Uluslararası Adalet Divanında devam eden soykırım davası ve müdahillik sürecimiz, failler hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi sürecindeki delil ibrazı ve dosya hazırlamadaki aktif tutumumuzun devamı olarak Netanyahu ve cinayet şebekesinin hukuksuzluğunu ortaya koymak adına 30 Nisan'da yapacağımız sözlü sunum ile Uluslararası Adalet Divanının danışma görüşü sürecine katkı sağlamaya devam edeceğiz ve uluslararası hukukun üstünlüğünün korunması için her türlü çabayı göstereceğiz."
Yüksel, UAD'nin bu konuda vereceği yeni danışma görüşünün diğer danışma görüşlerinden farklı olarak bağlayıcı olacağını bildirdi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com