İstanbul
AA'nın "Sapanca Gölü Alarm Veriyor" başlıklı dosyasının bu bölümünde göldeki kuraklığın, su kalitesine ve biyolojik çeşitliliğe etkisi ele alındı.
AA muhabirinin sorularını cevaplayan Prof. Dr. Meriç Albay, tektonik bir göl olan Sapanca'da 30 yılı aşkın süredir çalışmalar yürüttüklerini, su kalitesi, göldeki biyolojik değişimler, üzerindeki baskıları gibi birçok parametreyi incelediklerini kaydetti.
Albay, 16 kilometre uzunluğunda ve 6 kilometre genişliğindeki Sapanca Gölü'nün ortalama derinliğinin 25-26 metre civarında, en derin noktasının 54 metre olduğu bilgisini verdi.
????1990’lı yılların başında bölgeden geçen otobanla birlikte göl çevresinde yeni yapılaşmaların başladığını anlatan Albay, çok sayıda ev yapıldığını, ağaçların kesildiğini ve özellikle gölün güney kesimindeki derelerden akışın azaldığını belirtti.
Gölün, dereler ve yer altı sularıyla beslendiğini, buna karşın her yıl açılan çok sayıdaki kaçak kuyunun yer altı su miktarını azalttığını ve derelerin artık akmaz hale geldiğini aktaran Albay, şöyle devam etti:
"Kocaeli’ne ve Sakarya’ya alternatif su kaynağı bulunmazsa ve nüfus artışı böyle devam ederse göl elimizden uçup gidecek. Sapanca Gölü iki büyük şehrin, Adapazarı’nın ve Kocaeli’nin su kaynağıdır. Bu baskıyı kaldırması mümkün değil çünkü şu anda kullanılabilir su miktarı 120 milyon metreküp. Zaten 67 milyon metreküp Sakarya’ya verilmiş, 30 milyon metreküp İzmit’e verilmiş. Maalesef yılda 4 milyon metreküp sanayi tesisi su çekiyor, 4 milyon metreküpü de şişeleme fabrikalarına veriliyor."
Mevcut suyun doğru yönetilmesi gerektiğini vurgulayan Albay, sanayicilerin deniz suyunu arıtarak kullanmasının şart olduğunu ve tatlı su kaynaklarının sanayide tüketilemeyecek kadar sınırlı olduğunu ifade etti.
"Geçen yılın faturasını bu yıl ödemeye başladık"
İklim değişikliğinin etkileriyle birlikte kar yağışlarının ve kar kalınlığının azaldığını, bu nedenle gelecekte aynı miktarda suya sahip olunamayacağını dile getiren Albay, kuraklığın tüm su kaynakları gibi Sapanca Gölü’nü de etkilediğini söyledi.
Gölü besleyen 12 dere olduğuna, bunların 8'inin aktif durumda bulunduğuna ancak derelerin evsel ve tarımsal kullanımda tüketildiği için göle ulaşamadığına değinen Albay, geçen yıl ve bu yıl su çekilmesinin çok yüksek olduğuna dikkati çekti.
Albay, "Geçen yılın faturasını bu yıl ödemeye başladık, bu yılın faturasını da gelecek sene ödeyeceğiz. Yani biz devasa bir kar almazsak ki bu pek olanaklı gözükmüyor, gerçekten bu sistem bizi daha da kötü yerlere götürecek. Yapılması gereken, su çekimini azaltmak. Başka şansımız yok. Eğer iyi yağış alırsak kaybın ancak, belki yüzde yirmisini telafi ederiz." sözlerini sarf etti.
Oksijende kritik değer
Göl üzerindeki baskının her geçen gün arttığının altını çizen Albay, şu tespitlerde bulundu:
"Kot çok düştü, ekosistem çökmek üzere. Su miktarı giderek azaldı, biyoçeşitlilik baskı altında ve balık sayısı hızla azalıyor. Kot, göl yüzeyinin deniz seviyesine göre yüksekliğini ifade ediyor ve bu değerin 31'in altına düşmemesi gerekiyor. Ancak seviye şu anda 28,5-28'lere geriledi. Bu, gölden Çark Deresi vasıtasıyla dışarı su verilmemesi gerektiği anlamına geliyor. 28,5 kotu son derece tehlikeli bir seviyedir.
Gölü takip ediyoruz, aylık örneklemeler alıyoruz. Su kalitesiyle ilgili birçok veride kötüye gidiş var, ölçtüğümüz bütün veriler şu anda bizi rahatsız ediyor. Su kalitesi hiçbir zaman bu yılki kadar kötü olmamıştı. 10 metreden sonra oksijen litrede 4 miligrama düşüyor, canlıların yaşaması için bu kritik değer. Şu anda kıyıdan çekilme yüzlerce metre ama derinlik olarak bizim gördüğümüz 3-4 metreye kadar çekilme var. Bu çok büyük bir rakam yani bir göl ekosistemini rahatsız edecek, biyoçeşitliliği yok edecek bir rakam aslında. Göllerde santimler bile önemlidir. Baskı arttığı için, su seviyesi düştüğü için kirleticilerin etkisi daha da artıyor."
"Birinci derece sit alanı ilan edilmesi lazım"
Çevredeki turizm baskısı, ağaç kesimi ve yoğun yapılaşmanın durdurulması gerektiğini vurgulayan Albay, Sapanca Gölü çevresinde artan yazlıkların yer altı sularını tükettiğini ve göle gitmesi gereken suyun artık evlere ve fabrikalara yönelmesi durumunun sürdürülebilir olmadığını belirtti.
Sapanca Gölü'nde su çekimlerinin aşırı miktarda devam etmesi halinde, gölün kıyısındaki bazı bölgelerin balçık haline gelme tehlikesi bulunduğundan bahseden Albay, sözlerini şöyle tamamladı:
"Derhal bir su yönetimine geçmek, acil eylem planı hazırlamak lazım. Eğer biz Çark Deresi'nden suyu vermesek, oksijen almasına, birazcık kendine gelmesine izin vermesek, göl büyük zarar görecek. Şu anda iki büyük şehir susuz kalmak durumuyla karşı karşıya. Yani şu anda oranın birinci derece sit alanı ilan edilmesi lazım. Aksi takdirde gerçekten dediğim gibi gözümüzün önünde kaybolmaya başladı. 2000'li yılların başında Sakarya Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ) göle karışan kanalizasyon atıklarının temizlenmesinde çok verimli çalışmalar yürüttü. Havzadaki nüfus artışının çok yüksek olması nedeniyle benzer şekilde kanalizasyon atıkları için yeni yatırımların yapılması elzem hale gelmiştir."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com