İstanbul
İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, yaptığı değerlendirmede salgın sonrasında Avrupalıların Türkiye'ye olan yatırımlarını artıracağını ve açıklanan reform paketlerinin bu doğrultuda doğru mesajlar içerdiğini dile getirdi.
AB'nin yeni ticaret politikasında daha iddialı ve özerk bir politika izlemek istediğini aktaran Zeytinoğlu, "AB, tedarik zincirlerini hem coğrafi olarak daha yakına taşımak hem de çeşitlendirmek ihtiyacını vurguladı.
Bu durum Türkiye’nin avantajını artıracaktır. Yatırımlar açısından da Türkiye zaten Gümrük Birliği ile AB pazarına entegre oldu. Son dönemde yatırımlarda bir azalma olsa da Kovid-19 sonrasında artış görülecektir." şeklinde konuştu.
Zeytinoğlu, Türkiye’nin de bu avantajları görüp uygun politikalar izlemesinin önemine dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Öncelikle yatırımlar için uygun bir iklim oluşturulması, reform sürecinin hızlanması ve öngörülebilirliğin sağlanması büyük önem taşıyor. Geçtiğimiz günlerde açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı doğru yönde atılmış bir adım.
Ekonomik alanda da reformlar açıklanacak. Bu gibi adımlar Türkiye’nin rekabetçiliği ve ekonomik dinamizmi açısından büyük önem taşıyor ve yatırımcılara doğru mesajları veriyor.
25-26 Mart 2021 tarihlerinde yapılacak AB Zirvesi’nde Türkiye ile ilişkilerin geleceği konuşulacak.
Burada pozitif gündemin hayata geçirilmesi ve ekonomi ve ticaret alanında ilişkilerin gümrük birliğinin güncellenmesi ile derinleştirilmesi Kovid-19 sonrası dönem için en iyi hazırlık olur."
"AB'ye üyelik hedefini hiç bir zaman terk etmemeliyiz"
Türkiye için AB üyelik hedefinin önemini koruduğunu kaydeden Zeytinoğlu, "Bu hedef her ne kadar zor gözükse de Türkiye’nin bu hedefe ulaşmasını sağlayacak gelişmişlik düzeyine ulaşması çok önemli.
AB hedefi Türkiye’nin Avrupa yönetişim alanında karar alma sürecinde hak ettiği yeri alması anlamına gelir. O yüzden bu hedefi hiçbir zaman terk etmemeliyiz." diye konuştu.
Zeytinoğlu, gümrük birliğinin modernizasyonu, mülteci iş birliğinin devamı ve vize serbestliği için kalan kriterlerin yerine getirilmesi yoluyla AB ile ilişkilerin güncellenerek bütünleşmenin ilerletilmesi gerektiğini söyledi.
AB'nin en büyük ticari ortağımız olduğunu hatırlatan Zeytinoğlu, "AB pazarına uygun üretim yapabiliyor olmamız ve değer zincirlerine dahil olmamız tüm dünyaya açılmamızı da kolaylaştırıyor. Yatırımlar için cazibe merkezi olmamızı sağlıyor.
Türkiye’ye son 19 yılda gelen doğrudan yatırımların yaklaşık yüzde 62’si Avrupa ülkelerinden geliyor. Dolayısıyla tam üyelik hedefine yönelik olarak rotamızı çizip o gerçekleşene kadar AB ile ilişkilerimiz bu saydığım alanlarda geliştirmeliyiz." dedi.
"Türk iş dünyası yeni bir adaptasyon sürecinde"
Türk özel sektörünün tıpkı 26 yıl önce AB ile Gümrük Birliği’nde yaşanan adaptasyon sürecindeki gibi yeni bir uyum ve adaptasyon süreci ile karşı karşıya olduğunu vurgulayan Zeytinoğlu, "Sadece AB’de değil aslında tüm dünyada iş yapma koşulları değişiyor.
Üretilen ürünlerin standartlarından tutun, kullanılan enerjinin niteliğine kadar her alanda yeni standart ve ilkeler uygulanacak." dedi.
Üretim ve tüketim süreçlerinin döngüsel ekonomi mantığı ile yeniden tanımlanacağını ifade eden Zeytinoğlu, "Türk iş dünyası bu dönüşümü yapabilir.
Zaten AB’ye ihracat yapan büyük firmalar bu dönüşümü başlattı. Ancak bu firmalara girdi veren veya kendisi üretim yapan daha küçük ve orta boy firmaların desteklenmesi ve bilgilendirilmesi gerekiyor.
Üretim tesislerini karbon ayak izini hesaplayacak ve indirecek şekilde adapte etmeleri ve AB’de değişen ürün standartlarına uyum sağlamaları gerekecek." diye konuştu.
Zeytinoğlu, bu süreçte Türkiye’nin AB ile ilişkilerini geliştirmesi ve ortak kaynaklardan faydalanmasının büyük önem taşıdığını ve AB KOBİ’leri ile ortak projeler ve iş birliklerinin yanı sıra yeşil teknolojiler ile üniversite sanayi iş birliğinin yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi.
"Avrupa ekonomisinin salgın sonrası normalleşmesi Yeşil Mutabakat'a bağlı"
Zeytinoğlu, Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın AB için önemli bir mali boyutu bulunduğunu anımsatarak, şunları söyledi:
"AB, 2030 yılına kadar iklim hedeflerine ulaşabilmek ve gerekli yeşil dönüşümü sağlayabilmek için 1 trilyon avroya yakın bir bütçe ayırdı.
Kovid-19’un getirdiği ekonomik daralma bu konuda zorluk çıkarabilir. Ama şunu unutmamak gerekiyor.
AB, Kovid-19’dan çıkış için kabul ettiği 750 milyar avroluk kurtarma fonu ile sadece ekonomiyi canlandıracak önlemlere katkı sağlamıyor.
Bu önlemleri iki öncelikli hedefi olan Yeşil Mutabakat ve dijitalleşme ile birlikte ele alıyor. Yani Avrupa ekonomisinin Kovid-19 sonrası normalleşmesi de Yeşil Mutabakatın gerçekleşmesine bağlanmış durumda.
O yüzden bu mantığı ve bakış açısını devam ettirmeleri halinde yeşil dönüşümden bağımsız bir ekonomik normalleşme olmayacak."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com