?>

Almanya'nın doğusunda 'yabancı düşmanlığı' ve 'İslamofobi' tehlikesi

Ülkenin doğusundaki eyaletlerde artan yabancı düşmanlığı, Berlin Duvarı'nın yıkılmasından 30 yıl sonra Alman ulusal güvenliğini tehlikeye atıyor.

Dünya - 6 yıl önce

Berlin

Almanya, "utanç duvarı" olarak hafızalara kazınan Berlin Duvarı'nın yıkılışının 30. yılını kutlarken, özellikle doğu eyaletlerinde artan "yabancı düşmanlığı" ve "İslamofobi", ülkenin ulusal güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor.

Soğuk Savaş'ın sembolü Berlin Duvarı'nın yıkılışının üzerinden 30 yıl geçti. 13 Ağustos 1961'de yapımına başlanan ve böylece Batı Berlin'i Doğu Almanya'da ada haline getiren duvar, 9 Kasım 1989'da yıkıldı.

Ancak Berlin Duvarı'nın yıkılmasından 30 yıl sonra Alman yetkililer, ülkenin doğusundaki "aşırı sağ ideolojinin" yükselişiyle mücadele etmek zorunda kalıyor.

Bu yükselişe en önemli kanıt, 24 Eylül 2017'de yapılan 19. Almanya Federal Meclisi seçimlerinde, Almanya'nın doğusundaki eyaletlerin bazı bölgelerinde en popüler parti olarak aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisinin (AfD) 94 milletvekili çıkartarak, ilk defa meclise girmesi oldu.

Avrupa Birliği (AB) üyesi Almanya, Fransa'dan sonra Batı Avrupa'daki en büyük ikinci Müslüman nüfusa ev sahipliği yapıyor.

Federal Alman hükümeti, uyarılarda bulunuyor

AfD'nin, İslamofobi ve yabancı düşmanlığının şok edici yükselişinden nemalanması dikkati çekiyor.

Federal Alman hükümeti, Almanya'nın Birliği hakkında hazırlanan yıllık raporda, ülkenin doğusundaki eyaletlerde yabancı düşmanlığının toplumsal uyum için tehlike oluşturduğu konusunda uyarılarda bulunuyor.

Raporda, doğudaki eyaletlerde bulunan mülteci merkezlerine, camilere ve İslami kültür merkezlerine saldırıların defalarca tekrarlanması, yabancı düşmanlığı içeren şiddet eylemlerinin Almanya'nın ulusal güvenliği için ciddi tehlike oluşturduğuna dikkat çekiliyor.

Yabancı düşmanlığı saikli cinayetler

Bu tehlikenin bir örneği, Doğu Almanya merkezli Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) isimli Neo-Nazi terör örgütünün, Almanya'da 2000-2007'de yabancı düşmanlığı saikli cinayetlere karışması olarak ifade ediliyor.

Ülkede 2000-2007'de 8'i Türk 10 kişiyi öldürmek, 2 bombalı saldırı ve 15 banka soygunu yapmakla suçlanan NSU terör örgütü üyelerinin varlığı ve cinayetlerdeki rolü, 4 Kasım 2011'de tesadüf sonucu ortaya çıkmıştı.

Alman makamlarının, çoğunluğu Türk işletme sahibine yönelik 10 cinayeti birbirine bağlaması ve bunların NSU'yu işaret etmesini bulması 10 yıl sürmüş, bu da Alman Parlamentosunda bir araştırma komitesi kurulmasına ve güvenlik birimlerinin aşırı sağa karşı kör kaldıkları yönünde ulusal tepki oluşmasına neden olmuştu.

Ülkedeki politikacılar, aşırı sağcı ölüm tehditlerine maruz kalıyor

NSU'nun ırkçı saldırıları, bugünlerde halen yankılanıyor. Geçen haftalarda, Alman siyasetinin önde gelen politikacıları, aşırı sağcı ölüm tehditlerine maruz kaldı.

Aşırı sağın güç kazanması, diğer partilerin de bu tür demokrasi karşıtı ve ayrımcı söylemleri benimsemesi, hem Müslümanlara ve yabancılara hem de sağcıların karşısında yer alan Almanlara karşı şiddet eylemlerini artırması da dikkati çekiyor.

Geçen yaz, bu tehditlerden biri eyleme dönüştü. Hessen eyaletinde Haziran 2019'da CDU'lu (Hristiyan Demokratlar) Bölge Valisi Walter Lübcke, aşırı sağcı bir teröristin silahlı saldırısı sonucu hayatını kaybetti.

Yabancılara karşı ılımlı yaklaşımıyla tanınan Lübcke'nin aşırı sağcılara açıkça meydan okuması, hayatını kaybetmesine neden oldu.

Benzer şekilde aşırı sağcı gruplar, Saksonya eyaletinin SPD'li (Sosyal Demokratlar) Entegrasyon Bakanı Petra Köpping'e ölüm tehdidinde bulundu.

Almanya'nın doğusundaki Halle kentinde, 10 Ekim'deki Yahudi bayramında toplu katliam yapmak için sinagoga girmeye çalışan aşırı sağcı bir kişinin düzenlendiği silahlı saldırıda 2 kişi yaşamını yitirdi.

Kökleşmiş İslamofobi

Ülkenin en saygın vakıfları arasında yer alan Bertelsmann Vakfınca yapılan "Din Monitörü" araştırması, Almanların büyük çoğunluğunun ülkede yaşayan Müslümanlar ve İslam dini hakkında endişeleri olduğunu ortaya koydu.

Söz konusu araştırmaya göre, Almanlar genellikle hoşgörülü olarak görülürken, Müslümanlara karşı tutumları ise farklı.

Alman vatandaşlarının çoğunluğu (yüzde 87) diğer dünya görüşlerine açıkken, yüzde 52'si İslam dinini tehdit olarak algılıyor.

Almanya'nın doğusunda, İslam dininin tehdit olarak algılanma oranı yüzde 57, batısında ise yüzde 50 civarında bulunuyor.

Bu algının son yıllarda "oldukça istikrarlı şekilde kökleştiğine" işaret edilen araştırmada, daha az Müslüman'ın yaşadığı doğu bölgelerinde ön yargıların daha güçlü olduğuna dikkati çekiliyor.

Vakfın "Dünya Görüşleri Çeşitliliği ve Demokrasi" çalışmasına göre, ülkenin doğu bölgesinde yüzde 30, batıda ise yüzde 16'lık kesim, Müslüman komşu istemiyor.

Doğudaki eyaletler, Müslümanlara karşı neden endişeli?

Dresden Üniversitesinde siyaset bilimci olarak görev yapan Werner Patzelt'e göre, doğudaki eyaletlerde Müslümanlara yönelik endişelerin sebebi, 2015'te mülteci krizinin zirveye çıktığı zaman Başbakan Angela Merkel'in, ülkenin kapılarını milyonlarca mülteciye açması kararına kadar inebiliyor.

Patzelt, "Almanya, uzun yıllar önemli bir sorunu bulunmayan, çoğunluğu Türkler olan ve önemli bir Müslüman azınlığa sahipti. Bu, normal ve endişelenecek bir şey değildi." ifadelerini kullandı.

Alman iş dünyası, aşırı sağın yükselişinden endişeli

Geçen ay, Thüringen eyaletindeki seçimlerde AfD gibi aşırı sağ ve sol partilerin, merkezdeki partileri geride bırakması Alman iş dünyasını endişelendirdi.

Alman iş dünyasının önde gelen temsilcileri, ülke medyasına yaptıkları açıklamalarda, sonuçların "toplumsal bütünleşme" ve "siyasi istikrar" konusunda endişe oluşturduğunu belirterek, "Eğer seçmenlerin yarısından fazlası sağ ve soldaki partileri seçerlerse, bu yabancı ülkeler için Almanya'nın yatırım ve ticaret merkezi olmasına yönelik iyi bir işaret olmaz." değerlendirmesinde bulundu.

Uzmanlar, Thüringen eyalet seçimleriyle yeniden gözle görülür hale gelen aşırı sağın güçlenmesi sürecini, Almanya'da yaşayan azınlıkların hayatını her geçen gün zorlaştıracağına işaret etti.

Sertleşen söylemlerin sadece siyasi arenada kalmadığını belirten uzmanlar, siyasi zeminde sürdürülen tartışmaların ve gelişmelerin de topluma yansıdığı konusunda birleşiyor.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
Haftanın Öne Çıkanları

Futbolda milli mesai başlıyor

2019-11-10 15:10 - Spor

Türkiye'den 56 ülkeye 120 milyon dolarlık üzüm ihracatı

2019-11-07 16:52 - Ekonomi

ABD'nin Suriye'deki konuşlanma şekli değişiyor

2019-11-09 14:22 - Dünya

TFF Merkez Hakem Kurulundan VAR açıklaması

2019-11-04 18:37 - Spor

Yeni Malatyaspor zirve takibini sürdürüyor

2019-11-06 13:59 - Spor

'Rastgele Kontrol Deneyi'ni başarıyla yürüttük'

2019-11-05 17:02 - Ekonomi

Borsa güne yükselişle başladı

2019-11-07 12:10 - Ekonomi

Lübnan'da Özgür Yurtseverler Hareketi yeni hükümette yer almak istemiyor

2019-11-08 10:22 - Dünya

Lösemili Çocuklar Haftası

2019-11-08 15:59 - Genel

Türk Korfbol Takımı 2020 Avrupa Şampiyonası'nda

2019-11-03 21:19 - Spor

İlgili Haberler

İsrail'de Hizbullah'ın Tabatabai suikastına nasıl cevap vereceği tartışılıyor

14:37 - Dünya

Suriye Dışişleri Bakanlığı: Çin, 2026'nın başında Şam Büyükelçiliğini yeniden açacak

14:22 - Dünya

Belçika'da 1 Kasım'dan bu yana 213 dron faaliyeti tespit edildi

14:07 - Dünya

Hawaii'de Kilauea Yanardağı'nın yeniden güçlü şekilde lav püskürtebileceği tahmin ediliyor

13:57 - Dünya

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, COP31'e ev sahipliği yapacak Türkiye'yi kutladı

13:32 - Dünya

Günün Manşetleri

İsrail'de Hizbullah'ın Tabatabai suikastına nasıl cevap vereceği tartışılıyor

14:37 - Dünya

Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı: Ata tohumlarında tescil ettiğimiz çeşit sayısını 49'a yükselttik

14:27 - Gündem

Suriye Dışişleri Bakanlığı: Çin, 2026'nın başında Şam Büyükelçiliğini yeniden açacak

14:22 - Dünya

Antalya'nın doğusu için kuvvetli yağış uyarısı

14:17 - Gündem

İlim Yayma Ödülleri 29 Kasım'da sahiplerini bulacak

14:13 - Gündem